
Türkiye’de her yıl velilerin en büyük tartışmalarından biri şudur: “Çocuğumu özel okula mı göndereyim, yoksa devlet okuluna mı?” Özellikle son yıllarda özel okul ücretleri astronomik rakamlara ulaştı. Yıllık yüzbinlerce lirayı bulan rakamlar karşısında veliler doğal olarak düşünüyor: “Bu yatırımın karşılığını alacak mıyız?”
Şunu en baştan söylemek gerekiyor: Üniversite sınavı başarılarına baktığımızda devlet okulları çok daha önde. İlk 100’e giren öğrencilerin büyük kısmı fen liselerinden, sosyal bilimler liselerinden ve başarılı Anadolu liselerinden çıkıyor. Yani başarı için özel okula gitmek şart değil.
Peki o zaman özel okulların anlamı ne? Aslında özel okullar; yabancı dil, sosyal etkinlik, spor ve sanat gibi alanlarda daha fazla imkân sunabiliyor. Çocuk daha geniş bir sosyal çevreye kavuşabiliyor. Ama iş “akademik başarı”ya, yani üniversite sınavına geldiğinde tablo değişiyor. Çünkü özel okullar genellikle giriş sınavı ile en başarılı öğrencileri seçmiyor. Bu yüzden başarı ortalaması da devletin nitelikli okullarının gerisinde kalıyor.
Velilerin unutmaması gereken en önemli nokta şu: İyi öğretmen + düzenli çalışma + aile desteği olduğu sürece, devlet okulu öğrencisi de en iyi üniversiteleri kazanabiliyor. Hatta çoğu zaman özel okulda harcanan milyonlarca lira yerine, devlet okulunda okuyup ek olarak kaliteli bir kurs veya özel ders desteği almak çok daha mantıklı oluyor.
Üstelik özel okul fiyatları her yıl artarken, alınan eğitimin bu maliyeti hak edip etmediği de tartışmalı. Maalesef birçok özel okul bir eğitim kurumu olmaktan çok, ticarethane gibi çalışıyor.
Son söz olarak çocuklarınızı özel okula göndermeyi bir “zorunluluk” gibi görmeyin. İyi bir devlet okulu, doğru öğretmenler ve disiplinli bir çalışma ile başarı zaten gelir. Önemli olan, çocuğunuzun potansiyelini keşfetmek ve onu desteklemektir.





















YORUMLAR