Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Gazete32 Whatsapp İhbar
Afşın Topçu
Afşın Topçu

Betonun Bedeli: Isparta’dan Türkiye’ye İnşaat Gerçeği

İnşaat sektörü, bir ülkenin ekonomik büyümesini tetikleyen ancak uzun vadede dengesizlikler yaratabilen çift taraflı bir kılıçtır.

Isparta’da inşaat sektörü temsilcileri, son dönemde artan maliyetlere karşı ortak bir açıklama yaptı. ITSO Başkanı Metin Çelik’in öncülüğünde yapılan bu çağrı, aslında sadece yerel bir fiyat artışına değil, Türkiye ekonomisinin yapısal bir gerçeğine de ayna tutuyor: İnşaat, büyümeyi besliyor ama geleceği zorluyor.

Demir fiyatı birkaç ay içinde 24 liradan 30 liraya çıktı. Döviz yerinde sayarken yapı malzemelerinin böylesine artması, basit bir piyasa hareketiyle açıklanamaz. Çünkü mesele sadece demir değil — beton, işçilik, arsa, faiz ve beklentiler zincirleme şekilde yukarı gidiyor.

Metin Çelik’in “Artan maliyetler hem müteahhiti hem vatandaşı zorluyor” sözü, inşaatın bir yandan üretimi tetiklerken diğer yandan barınma hakkını lükse dönüştürdüğünü gösteriyor.

İnşaat sektörü ekonomiyi kısa vadede canlandırır. Fabrikalar üretir, işçiler çalışır, para döner. Ancak uzun vadede bu büyüme kendi gölgesinde boğulur. Çünkü beton üretir, ama sürekli gelir üretmez.

Yani bir bina bittiğinde ekonomi durur; tıpkı inşaat iskelesi söküldüğünde sessizliğin geri dönmesi gibi. Türkiye ekonomisi yıllardır bu sessizliğin yankısı içinde yaşıyor.

Bir zamanlar “herkesin bir evi olacak” vaadiyle büyüyen inşaat ekonomisi, bugün tam tersine, ev sahibi olamayan milyonların hikâyesine dönüştü.

Fiyatlar yükseldikçe kredi yükü artıyor, faiz yükseldikçe inşaat yavaşlıyor. Ortada kalan tek şey ise, yarım kalan umutlar ve betonlaşan kentler.

Isparta’daki dört kurumun ortak çıkışı bu yüzden önemli. Çünkü yıllardır “yerel ölçekli tepkiler” genellikle sektörel çıkarlarla sınırlı kalırken, bu açıklama adalet, şeffaflık ve fırsat eşitliği vurgusu yapıyor.

Aslında bu bir fiyat değil, ahlak çağrısı.

“Fırsatçılıktan uzak duralım” diyen Çelik ve meslek odaları, sadece müteahhitleri değil, tüm piyasa aktörlerini sorumlu davranmaya davet ediyor.

İnşaat ekonomisi istihdam yaratır, şehirleri dönüştürür, ama bir ülkenin kalkınmasını tek başına taşıyamaz. Gerçek kalkınma, üretilen çimentoda, demirde, binada değil, o yapının içinde çalışan teknolojide, o evde yaşayan insanın refahında gizlidir.

Bu tablo, bize bir gerçeği tekrar hatırlatıyor:

Ekonomiler, sadece betonla değil; üretim, denge ve ortak akılla ayakta kalır.

Ve tabii biraz da demirle…

Ama öyle 30 lirayı geçen demirle değil; sağlam, dengeli, vatandaşı ezmeyen bir ekonomiyle!
Çünkü bu gidişle, yakında müteahhit değil, demir bile “ben artık temel atmam” diyecek hale gelecek.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER