TUHAF MI

     Muhterem gönül dostları bu gün başımdan geçen bir bir hikayeyi tabii ki: izninizle. Efendim bir zaman okyanusta gemi ile seyrederken, gemimiz Firavunistan aleminin, Yahudistan kıt’asının, Erepistan bölgesine mecburi çıkış yaptık Bölgenin kamal-ibiş kırallığının kılıçdaroğlu eyaletinin ergene konanların idaresindeki kahvehanede bir masaya selam vererek oturdum Çay söyledir çayı içerken baktım herkesin yüzünde bir tebessüm var, […]

     Muhterem gönül dostları bu gün başımdan geçen bir bir hikayeyi tabii ki: izninizle. Efendim bir zaman okyanusta gemi ile seyrederken, gemimiz Firavunistan aleminin, Yahudistan kıt’asının, Erepistan bölgesine mecburi çıkış yaptık Bölgenin kamal-ibiş kırallığının kılıçdaroğlu eyaletinin ergene konanların idaresindeki kahvehanede bir masaya selam vererek oturdum Çay söyledir çayı içerken baktım herkesin yüzünde bir tebessüm var, gayet rahat ve huzurlu olduklarını fark edince, Sağımda oturan kimseye Adınız ne dedim-Murat- dedi. Murat bey, bakıyorum gayet huzurlu görünüyorsunuz maşallah acaba sebebini merak bu ya anlatırmısınız dedim Hay hay efendim seve seve anlatırım dedi ve başladı anlatmağa – Efendim yıllardır seçtirdikleri muhtarlar bizlere ekmeği aşı haram ettilerdi, Yok yol vergisi yok varlık vergisi, yok yol angaryası inanın kendi keçimizi kendimiz çalıp sakladık, kendi mahsulümüzü çaldık tabii bulduklarında da hırsızlıktan döve döve kodese tıkarlardı Şu andaki muhtar geldi geleli bizim unuttuğumuz bizi bize hatırlattığı için çok sevinçliyiz Fakat ergene konanlarla şalyoz sarınanlar tabii ki sağır ibiş-karadingişin varisi ermeni artığı kılçyar oluğu piç kurusu kerkenezlerle ve daha diğer hempaları ile birlikte devamlı bu muhtarın üzerine çirkefleriçi akıtmak için oluğun musluğunu açık tutuyor işte oradan sıçrayan pislikten müştekiyiz Yoksa bu muhtar Hak diyor adalet diyor hürriyet diyor ve bunları tahkim etmek için çırpınıyor O vatansızlar şürekası da hürriyetten dem vurulunca aynen dedeleri gibi çıldırıyorlar dedi. Peki Murat bey bu dediğin vatansızların hainlerin aşında seninde tuzun var Bunların yemeğine tad veren sensin Sen tuz katmazsan onlar o sofraya gelip oturamazlardı değil mi? Dediğimde – Nasıl diye sordu Bende dedim ki: Murat bey nasıl diye sorduğun soruna cevap veriyorum, işte cevabım, iyi dinlersen anlarsın Tamam mı? Tamam anlat dinliyoruz – dedi Ben de dedim ki:  
   NE BEKLİYORSUN?
Sabur küpü parçalandı
Sen halâ ne bekliyorsun?
Bıçak kemiğe dayandı
Sen halâ ne bekliyorsun?
 
Hakikâti saklıyorsun
Tevâzuyû köklüyorsun
 Bir bak sana Murat dayı
Coni aldı senin payı
Solucanın bile ayı
Olduğuna he diyorsun
 
Peşlerinden gidiyorsun
Neden böyle ediyorsun?
 
Haramidir haram yiyen,
Haram dikip haram giyen
Helâl süt emmiştir diyen
Sen çınarı köklüyorsun
 
Nesepsizi ced’liyorsun
Çünkü, orda otluyorsun
 
Dün adam sandın eşeği
Altına serdin döşeği,
O eşşek ister kaşağı
Sen halâ ne bekliyorsun?
 
Ağzınımı kokluyorsun?
Deyyûslûkmu paklıyorsun?
 
Gençler uyudukça büyür
İhtiyar mevte der, buyur,
Düşman uyumaz, su uyur
Sen halâ ne bekliyorsun?
 
Dûşeş diyor, yekliyorsun
Dört birlimi bekliyorsun?
 
Öküz kayıp, inek yitti,
Tarla sapan, hepsi bitti
Eşek öldü, binek gitti,
Sen halâ ne bekliyorsun?
 
Çiftlemeyip tekliyorsun
Hâine çek, veriyorsun
 
Bacakta don, potur yoktu,
Açtın, lâkin gözün toktu
Haramide her şey çoktu
Sen halâ ne bekliyorsun?
 
Zalimleri çiftliyorsun
Kazancınla ziftliyorsun
 
İsmet desen, şükür sende
İffet desen, var bedende
Perdah vur, istemesende
Sen halâ ne bekliyorsun?
 
Adaleti kütlüyorsun
Gugukçuyu sütlüyorsun
 
Sürünenler hep uyandı
Coğrafyan kan’a boyandı
Düşman kapına dayandı
Sen halâ ne bekliyorsun?
 
Alsın şeyi…mi diyorsun?
Halâ, nasıl gülüyorsun?
 
Haramiler otağına,
Girmiş domuz potağına,
Şempanzenin atağına,
Yuh deyipte kükrüyorsun!
 
Geliyorlar, görüyorsun!
Sen sepet mi örüyorsun?
 
Yık onların malağını,
Yalasınlar ayağını
Yap Fatihin kıyağını
Halâ neden tekliyorsun
 
Halâ kırık löklüyorsun:
Soysuzları saklıyorsun:
 
Ortaksın sen günâhına
Çaremi var eyvahına?
Yönel şahların şahına
Daha neyi bekliyorsun?
Yürümeyi tekliyorsun,
Ih’ı hı ya ekliyorsun
 
Düş, Alperenin peşine
Kurtları düşür leşine,
Ölsün deşine, deşine
Sen halâ ne bekliyorsun?
 
Cigaramı sarıyorsun?
Vatanımı koruyorsun?
 
Taaa gönülden, isteyerek
Allah Bismillâh diyerek
Şak şak, şaklayıp bölerek
Taşı, gediğine gosun
 
Haykır da bilsinler tosun,
Geldi de silindi yosun!
 
Yarın olsun deme sakın
Zulümün zevâli yakın
İSLÂMİ: zamanı bakın
Geldi; neyi bekliyorsun?
 
Günahını yüklüyorsun
Zalime, çek git, diyorsun
 
    Evet her dediğinde haklısın, vebâlimiz hakikâten çok büyük, Allah’tan af dilerken söz veriyorum bundan sonra babamın gittiği için yanlışta israr etmiyeceğim, ve o gâyri milli, gâyri dini patikayı takip etmiyeceğim- dedi. Dedi, dedi de, İşte burada Rahmetli Necib Fazıl üstad sohbete müdâhil olup dedi ki:
 
Millet diyemem zillet
Çekende ayni millet
Türkçeyi de piç eden
Tüp çocuğu bir velet

     Bende derim ki:

Kurutalım zilleti,
Güldürelim milleti
Koparalım koçandan
Bu ahtapot illeti

 
      Ama ümidvar olmak islâmın bir şartıdır, çünkü “kâfir ümitsizdir” buyuruyor Cenâb-ı Hakk, İnşaAllah istikbâl İslâmın dolayısıyla Müslümân erkânındır temennisi ile Allah’a emânet eylerim canlarım Esselâmün aleyküm verahmetullahi ve berakâtuhü derken, bizim bindiğimiz takadan hayır olmadığını söyledi tayfalar, bende şöyle biraz daha etüd edeyim diyerekten yola revan oldum Allah hayırlara rast getire inşaAllah
Exit mobile version