Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Stent Sonrası Beslenmeye Dikkat! Nelere Dikkat Edilmeli?

Uzman Diyetisyen Didem Yıldız Küçük konu

Uzman Diyetisyen Didem Yıldız Küçük konu hakkında bilgiler verdi. 

Kalp – damar hastalığı yani kardiyovasküler hastalıklar en sık karşılaşılan sağlık sorunlarından birisidir. 2019 TÜİK verilerine göre ölüm nedenleri arasında dolaşım sistemi kaynaklı hastalıklar ilk sırada yer almıştır. Daha da önemlisi dolaşım sistemi hastalıkları kaynaklı ölümlerin %39.1’ini damar tıkanıklığı oluşturmaktadır.   

Damar tıkanıklığına neden olan plakların oluşumunda en önemli sebepler arasında beslenme ve yaşam tarzı yer almaktadır. Dolayısıyla damarlarına stent uygulanmış bir kişi doğru beslenme ve sağlıklı yaşam tarzını alışkanlık haline getiremezse plaklar tekrar oluşacak, hastalık tekrarlayacak, ölüm riski artacaktır.  

Haftada en az 1 kez balık, günde 1 avuç çiğ kuruyemiş ve yarım avokado tüketmek hayat kurtarır!             

Günlük beslenmede yağ miktarından çok içerik önemlidir. Operasyon sonrasında yağ alımını tamamen kısıtlamak, günlük enerjinin yağdan gelen kısmını %30’unun altına düşürmek kan yağlarının artmasına neden olur. Tamamen yağsız peynirler, yoğurt, süt ile damak zevkinizden uzaklaşmayın. Tüketilen yağ çeşidi omega-3 yağ asitleri (EPA, DHA) ve doymamış yağlar (zeytinyağı, fındık yağı, ayçiçek yağı) olursa damar sağlığı korunacaktır. Yapılan bir çalışmada kalp krizi geçirmiş kişilerin omega-3 yağ asidi olan EPA ve DHA içeren yiyecekleri tüketmesinin ardından hastalık riskinin belirli oranda azaldığı görülmüştür. Doğru miktarlar kişiye özgüdür, uzmana danışarak belirlenir.  

Tek suçlu yağlar değildir karbonhidrat fazlası da yağa çevrilerek depo edilir!  

Amerikan Kalp Derneği kalp hastalıklarından korunmak için beyaz un ve bundan yapılmış hamur işleri, şeker ve şekerli yiyeceklerden uzak durarak günlük enerjinin en fazla yarısının karbonhidrattan gelmesi gerektiğini önermektedir. 2020 önerileri arasında posadan zengin karbonhidrat kaynaklarını sabah – öğle – akşam şeklinde 3’e bölünmesi yer alır. Bu da her ana öğünde en fazla 2 dilim tam buğday ekmeği veya 6 kaşık bulgur pilavı veya 6-7 kaşık kurubaklagil olması anlamına gelir.  

Yağ yakımı için Homosistein! 

Homosistein vücutta sentezlenmeyen, yağ yakımını sağlayan bir aminoasittir. Çalışmalar kardiyovasküler hastalıklarda risk etmeni olduğunu gösterir. Tahıllar, yumurta, et gibi yiyeceklerde bulunur. Bu yiyeceklerin doğru miktarda mutlaka kişinin beslenmesinde olması gerekir.  B12 ve folat vitamini eksikliği homosistein düzeyini düşürmektedir. Eğer eksiklik varsa ve beslenmeyle yeterli tüketim oluyorsa emilim bozuklukları göz ardı edilmemelidir. Belirli aralıklarla kan tetkikleriyle kontrol edilmelidir.  

D Vitamini her zaman şart! 

D Vitamini içeren yiyecekler, somon, sığır karaciğeri, yumurta sarısı, karides, tavuk, kırmızı et ve doğada güneş gören mantarlardır. Fakat yiyeceklerle yeterli alım mümkün değildir. Öğle saatlerinde açık havada, kollar – bacaklar açık şekilde en az yarım saat güneşle vücutta yeterli düzeye ulaşabilir. Bütün bu şartlar sağlansa da Dünyada eksikliği en çok görülen vitamindir. Belirli aralıklarla kan tetkikleriyle kontrol edilerek gerekiyorsa takviye şarttır.  

Siyah çay, elma, kakao kalbi koruyor! 

Yapılan bir çalışmada günlük 6 bardak siyah çay veya 54g bitter çikolata (%54 kakao içeren) veya 2-3 adet elma (1 elma = 120g olmalı)  tüketenlerin tüketmeyenlere kıyasla kalp hastalıklarından ölüm oranının %39 daha düşük olduğu bulunmuştur. Stent operasyonları sonrasında günlük 6 bardak çay tüketiminin kalp sağlığını %46 oranında koruduğu da belirtilmiştir.  

Damar sağlığında posa önemli! 

Tam tahıllı yiyeceklerin yanında günde en az 2 porsiyon sebze (sebze yemeği ve salatalar) ve 3-4 porsiyon meyve (3-4 orta boy meyve) tüketimi kolesterolü düşürür, fazla yağın atımını sağlar. Belirtilen kurallara uygun beslenme programı kişiye özgü olmalı, tek bir hastalığa göre değerlendirememeli, beraberinde yer alan kronik hastalıklara da uygun olması gerektiğinden günlük beslenmenizi uzman takibi olmadan genel önerilere göre planlamayınız.