HELALLAŞMAK AMA NASIL

Ispartamızda dolaştığım yerlerde mutlaka bir insan tenkit ediliyor.Bunu yapan açıkça gıybet ediyor. O kişide anlattıkları yoksa iftira ediyorlar. İkiside haramdir peki nasıl helallaşılacak ? Belediye seçimlerine yaklaştığımız şu günlerde tenkitler çoğalacak dikkat gıybete girmesin. Şimdi kendimizi okuyalım. İnsan mükerremdir! Allah Teâlâ, O’na kulluk etsinler diye cinleri ve insanları yarattı. Kendisine secde edilmesini emretti. Kulluğun ve […]

Ispartamızda dolaştığım yerlerde mutlaka bir insan tenkit ediliyor.Bunu yapan açıkça gıybet ediyor. O kişide anlattıkları yoksa iftira ediyorlar. İkiside haramdir peki nasıl helallaşılacak ? Belediye seçimlerine yaklaştığımız şu günlerde tenkitler çoğalacak dikkat gıybete girmesin. Şimdi kendimizi okuyalım.
İnsan mükerremdir!

Allah Teâlâ, O’na kulluk etsinler diye cinleri ve insanları yarattı.

Kendisine secde edilmesini emretti. Kulluğun ve secdenin karşılığında da cenneti vaat etti. Kulluk şartlarına uygun olarak da insanı, akıl ve irade sahibi olarak yarattı. Dış etkilerden arınabildiği zaman Allah’ın şeriatını benimseyebilecek kıvamı verdi ona. İnsan mükerrem tutuldu.

Diğer mahlûkattan farklı olarak şerefli kılındı. Çünkü cennet gibi bir yere girip, orada ebedi kalacak için geçmişi şerefli ve üstün olmak gerekiyordu. Bu nedenden ötürü de hayvanlar için cennet gibi bir son hiç takdir edilmedi.

Sadece insan, cennete aday olarak yaratıldı.

Akıbeti cennet olabileceği için Allah onu, mükerrem yarattı.

Allah Teâlâ, insanı sadece mükerrem yaratmakla bırakmadı da.

Mükerrem olmanın gereği ne lazımsa onu belirledi ve dininde kural haline getirdi. Yegâne dini olan İslam, insanlara Allah’a secde etmeyi öğrettiği ve secde için şartlar oluşturduğu gibi, secde edecek insan için, secde edeceği alnını temiz tutacak şartları da belirledi. Allah için secde edecek alınların pak olmasını istedi. Allah’ı tesbih edecek dillerin kirletilmemesini emretti. Allah’a kulluğun simgesi olarak secde en büyük ibadet olarak, secde eden de en üstün tutulmuştur.
Secde edenin sadece kendisi değil, malı, iffeti, aklı her şeyi güvence altına alınmıştır.

Bunun için gıybet en ağır günahlardan sayılmış, helallik gerekti-ren bir durum olarak görülmüştür. Zira gıybet, secde edecek insanın şahsiyetini rencide edecek bir davranıştır. Hâlbuki secde eden mükerremdir; ardından konuşulması secde edecek alnında iz bırakabilir. Bunun için gıybet, en ağır benzetmelerle ayıplanmış, ateş tehdidi görmüştür.

Bunun için emeksiz kazanma türlerinden biri olan faiz yasaklanmıştır, lanet görmüştür. Bunun için, çalmaya organ kesme düzeyinde en ağır cezalardan biri tatbik edilmiştir. Çünkü çalmada, bir insanın emeğini yok sayma, onu ezme girişimi vardır. İnsana karşı işlenen suçların onu öldürmek, sürmekten ibaret bilinmesi ciddi bir bilgi eksikliğidir. Doğru olanı ise şudur:

İnsanı üzen, onun onurunu düşüren her şey insanlık suçudur. İnsanlık suçu çok ağırdır. Allah’a karşı işlenen suçlar için tevbe kapısı açık tutulmuşken, insana karşı işlenen maddi ve manevi suçlar için öyle bir kapı açılmamıştır. İnsanlık suçları için açık tutulan tek kapı helalleşme kapısıdır.

Allah Teâlâ’nın kendisine karşı işlenen en büyük suç şirke bile geri dönüş kapısı açtığını düşündüğümüzde, basit görülen bir gıybet suçu için öyle bir kapının aralanmamış olmasında düşünülmesi gereken derin sırlar vardır.

İnsan mükerremdir. Mükerremliği ise kâğıt üzerinde değildir. Bilakis, yaratıcısının himayesindedir. Onun için insana karşı kırıcı tavırlar içinde olanların, kırdıkları insanı değil, onu yaratanı sorgulayıcısı olarak görmeleri, suça karşı önleyici bir tedbir olarak yararlı olacaktır.

Suç çeşitleri

İşlenen suçları iki ana bölüme ayırabiliriz. Birinci bölüm, Allah Teâlâ’ya karşı işlenen suçlardır. Bu suçları, O’nun emirlerinden birini terk etmek veya yasaklarından birine uymamak olarak özetlemek mümkündür. Tevhid O’nun emridir. Ebeveynin rızasını kollamak O’nun emridir. Sılayı rahim O’nun emridir. Komşuluk hukukunu kollamak O’nun emridir. İnsanların mallarına karşı art niyetli olmamak O’nun emridir.

Allah Teâlâ’nın emirleri ve yasakları listesi incelendiğinde görülür ki: O emir ve yasaklar, camiyle sınırlı şeyler değildir. İnsan nerede ve ne zaman nefes alıyorsa, Allah’ın emri ve yasağı oradadır.

İkinci bölüm ise, Allah’ın kullarına karşı işlenmiş suçlardır. Bu bölümdeki suçlara insanın dinine, canına, namusuna, aklına ve malına karşı işlenen her türlü suç dahildir.

Geri dönüş yolunun belirlenmesi bakımından bu suçlar iki sınıfa ayrılmıştır; yoksa her iki tür suçun da cezasını verecek olan Allah Teâlâ’dır.

Kullara karşı işlenen suçların etkisi sadece, o kullar-la helalleşme zorunluluğu ile sınırlı değildir. Bu suçlar bir noktadan sonra, kulun Allah için yaptığı ibadetleri, duayı etkiler duruma gelir. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, saçı başı dağınık haliyle yollara düşmüş ve dua edip, ‘ya Rabb!’ diyen birinin duasına neden icabet edilmediğini şu şekilde yorumlamaktadır:

“Yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, haramla beslenmiş; duası nasıl kabul edilecek?” (Müslim, Zekât, 19)

Kulun, kendisi gibi kullara karşı işlediği suçlar, ahiret âlemine kadar sirayet eder. İnsanların bir yolla, insanlardan biriyle hak ihlalin-den dolayı yüzleşmeye mecbur kalması, insanın en çok hüsrana uğrayacağı sonuçlardan birini karşısına dikecektir. Bu sonuç, dünya ha-yatında biriktirdiği hasenatının elinden alınıp diğer insana verilmesi, hatta ikinci insanın günahlarından ona yüklenmesi şeklinde tezahür edebilecektir. Bunun sonu ise cehenneme girip yanmaktır. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bu konuda ümmetini hiçbir yoruma gerek bırakmayacak şekilde uyarmış ve ahiret hayatına intikal etmeden herkesin helalleşme çarelerini bulmasını tavsiye etmiştir. Kendisinin de bu doğrultuda uygulamalarına, sahabileri çok defalar şahit olmuşlardır.

Kural açık ve kesindir

Kul, Allah’a karşı suç işlememeye dikkat ettiği gibi, Allah’ın kullarına karşı da hak tecavüzünde bulunmamaya dikkat edecektir. Hak tecavüzü arsa işgali ve para çalmakla sınırlı değildir.

Failinin gözünde basit görülen, ama diğer insanı üzen ne varsa o kul hakkı dosyasına dahildir. Bir kaş göz hareketinin ikinci insanı üzmesi ‘kul hakkı’ dosyasına konduğu kadar, bir insanın evinin gasp edilmesi de ‘kul hakkı’ dosyasına konmaktadır.

Kul hakkının içeriği servet denebilecek çapta bir değer de ola-bilir, bir çift söz de. İkisinin buluştuğu ortak nokta, Allah’ın yarattığı ve O’nun himayesinde olan bir insanın horlanması, incitilmesi veya ezilmesidir.

Bu bölümün en güzel örneğini oluşturacak hatalardan biri Hacerülesved’i öperken, onu öpenlerin irtikâp ettiği hatalardır. Hacerülesved’i öpmek, sünnetlerden bir sünnettir. Engel yokken bile terk edilmesinin hacca ve umreye bir zararı yoktur. Buna rağmen, çoğu ihramlı olan bir yığın mü’mine eziyet ederek onun öpülmesi ise tam anlamıyla kul hakkıdır, haramdır.

Hacca gidip, oradan günahlardan arınarak dönmeyi uman bir mü’minin, hiç tanımadığı, bilmediği insanların haklarıyla evine dönmesi, kıyamet hesapları bakımından sadece hüsran olarak adlandırılabilir.

Onur zedelemeye dikkat
Bilhassa, yaratılıştan dolayı özrü bulunan insanların onurunu zedelemek ağır bir kul hakkıdır.
Gıybet en ağır kul haklarındandır.
Söz taşımak, nemime kul haklarındandır.
Yalan söyleyip, aldatmak kul haklarındandır.
Kin gütmek kul haklarındandır.
Haset kul haklarındandır.
Ticari ilişkilerde aldatmak kul haklarındandır.
Herhangi bir yolla, insanlardan bir insanın malını, rızası olmadan yemek kul hakkıdır. Böyle bir hakkın, bir tek buğday danesi olmasıyla, bir buğday tarlası olması aynıdır.
Sılayı rahimi koparmak kul hakkıdır.
Söylentilere destek olmak kul hakkıdır.
Ayıplayıp, tahkir etmek kul hakkıdır.
Komşuluk hukukuna riayet etmemek kul hakkıdır.
Kaş, göz hareketiyle de olsa, mü’minlerle eğlenmek kul hakkıdır.
Sır yaymak kul hakkıdır.
Yalan şahitlik en ağır kul haklarındandır.
Kazf kul hakkıdır.
Üstün kalmak için cedelleşip, tartışmak kul hakkıdır.
Kaba sözlü olmak, kulu incittiği için kul hakkıdır.
Zulmün her çeşidi kul hakkıdır.
Suizan kul hakkıdır.
Tecessüs kul hakkıdır.
Sözden caymak, randevuyu geciktirmek kul hakkıdır.
İşçinin ücretini geciktirmek bile kul hakkıdır. İşçiye anlaşma dışında iş yaptırmak kul hakkıdır.
Rüşvet, o rüşvetten dolayı işi aksayan ne kadar insan varsa onların sayısı kadar kulun hakkıdır.
Çocukların eğitimini, ahlâkını, kişiliklerini ihmal etmek kul hakkıdır.
Eşlerin birbirlerini ezmeleri, görevlerini ihmal etmeleri kul hakkıdır.
Yetimin horlanması, ihmal edilmesi kul hakkıdır.
Evlerin saygınlığını ihlal etmek kul hakkıdır.
Borç geciktirmek kul hakkıdır.
Hırsızlık kul hakkıdır.
Nasihatte cimrilik, doğru sözde ihmalkârlık kul hakkıdır.
Eş adaylarının birbirlerine yanlış bilgi verip aldatmaları kul hakkıdır.

Oy vermeyi, vatandaşlık görevi bilip de, günlük ve kısır menfaatleri dikkate alarak oy vermek insanlara karşı işlenmiş bir kul hakkı suçudur.
Ve netice şudur:

Kul hakkı tevbe ile affolunmaz. Tevbe, Allah Teâlâ’ya karşı işlenen suçlar içindir. En büyük mağfiret sebebi olan şehitlik bile kul hakkını silmez. (Müslim, İmare, 32) Tek çare, hak sahibi ile helalleşmektir.

Exit mobile version