Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

BABA’YA

Bu haberin fotoğrafı yok

Yok yok, başlığa bakıp ve daha önceki yazılarımın gündemini dikkate alıp, “Isparta’nın-hatta Türkiye’nin Baba’sı”, 9. Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel gelmesin aklınıza. Bildiğiniz, öz be öz babanız işte…

Kemal siyaset yazardı, Ankara’nın gündemi boş herhalde falan diye de düşünmeyin. 4+4+4 gündemin neredeyse tamamını kaplamış durumda, liderler deseniz gündüz saatlerinde grup toplantılarında birbirlerine bir güzel yüklendi ve ben bu yazıyı yazdıktan birkaç saat sonra belki de yılın davası “12 Eylül davası” görülecek… Yani Ankara gündemi aynı yoğunluğunda. Peki, nerden çıktı bu yazı? İşte o soruya benim de net bir cevabım yok…

İnsanın ilk öğretmenidir o. Doğru bildiğiniz her şeyi, ilk o öğretir. Hatta onun öğretmesine gerek kalmadan, siz onun yaptıklarını doğru bellersiniz. Baba’dır sonuçta o, her şeyi bilir ne de olsa. Yürümeyi öğretir, bisiklete binmeyi, futbol topuna vurmayı, daha da ötesi futbol takımı tutmayı. O sevinirse siz daha çok sevinirsiniz, o üzülürse-hele bir de ağladığını görürseniz- daha çok içiniz yanar. Erkekler ağlamaz derler, yalandır. Canlı canlı görürsünüz… Belki de bu yüzdendir, ağzınızdan yarım yamalak ilk çıkan kelime “baba”.

Kendi adıma konuşuyorum, hayatımın her döneminde birilerini çok özledim. Örneğin, üniversite hayatımda annem yanımda olsun isterdim. Halbuki babam bu konuda daha yetkinken. Ya da kardeşim yanımda olsun isterdim her daim-hala da istiyorum.- Üniversite hayatım bitti, askerliğim bitti derken iş hayatı başladı. İşte bu dönemde de en çok babamı özlüyorum. Yılların tecrübesi, o devrilmez gördüğüm koca çınarı…

Gecenin bir yarısı bu yazı nerden esti diye kendi kendime soruyorum. Cevap kısa, özledim işte. Anne ve kardeşiniz evde yoksa yani babanız evde yalnızsa, günümüzün en önemli icatlarından cep telefonundan babanıza ulaşamadıysanız, ev telefonundan da belki uyumuştur diyerek rahatsız etmek istemediyseniz, sabahı bekleyemeyip içinizi dökmenin en kolay yoludur yazmak. Ben de onu yapıyorum işte.

Siyaset dışı yazı daha zor oluyormuş, yazdıkça anladım. Çünkü bazı duyguları ifade etmek için kelimeler hakikaten yeterli olmuyor. İşi bu noktada sizlere bırakalım, belki babanızla ilgili bir şeyler yazmak isteyebilirsiniz. Zaman kaybetmeyin, yapın…

Ankara’dan selam ve sevgiler…