Milli irade tecelli ettikçe, 27 Mayısta, 12 Martta, 20 Eylül de, 28 Şubatta ve 27 Nisanda Silaha sarılıp ihtilaller ve muhtıralarla cenderede sıkıştırıp, Devletin hazinesini, Milleti cebindeki harçlığını, Nişanlının kulağından küpesini parmağından yüzüğüzü, gerdanından kolyesini, altınını, kolu ile birlikte bileziklerini, ağzındaki takma altın dişlerini dahi söküp cebellezi ederlerken, Milletin ve devletin kuruluşlarını karılarına, çocuklarına ipotek ederek hamanlaştılar ama yine doymadılar.
Devletin müesseselerini ve gayri menkulleri iyallerinin zimmetine geçirdiler. Tıpkı 1915 deki savaşlarda, Afrikadan, Avrupadan, Asyadan Müslümanların gönderdiği yardım paraları ile birilerinin banka kurup zimmetine geçirdiği gibi fırsat elimizde diyerek, birde yüz yıldır malumların sağır ibiş ile kurdukları diktartörlük sistemine sırtlarını dayayıp savurdular rüzgarsız harmanları. Bu Çivileri çakanda milletin sahnede gösterildiği gibi zannedipte çok sevdiği, nerede menkul ise mareşal çakmaktır. Hem cebinden Kûr’ân-ı bırakmaz hem namazındadır ama bu küflü çiviyi onun sayesinde çakıp payidar eylediler bu güne kadar.
Biri ölünce, sağır kuruldu tahta, halbuki ölen çakmaka onu öldür dedi, oda fransaya kaçırıp, öldürdüm cesedi nereye atayım dedi . Ve mevhibe üç sene dul maaşı aldı. Tahta geçti 1942-1943 lerde mehmetcik açlıktan çarıkların kalan sırımlarını yemek için birbirleri ile dövüşürken, silolardaki hububatı denize döktüren sağır ibiştir o. Daha neler neler. Bu artıklarda son zaman hamanları olarak imaledip yatlar, katlar peydahlayıp firavunlaştılar. Ne zaman ülkeyi terakkiye sevkeden mili bir kimse geldi hemen alaşağı ettiler, mesela Menderes, Özal; Erbakan Muhsin efendi, Eşref Bitlis, Gaffar Okkan Recep Yazıcıoğlu,Abdullah Çatlı, daha nice mü’mini katlettiler.
İşte bu piyonlar, en başta milleti sürü sayan ve teokratik düzene karşıyım diyen, Cemal Gürsel denen toprağı bol olasıcanın, 1961 de –Şu adalet partisinin başına Süleyman Demirel bir geçse seve seve teslim ederim hiçbir şeyden endişem olmaz- dediği, ben çoban sülüyüm diye yıllarca bizi kandıran hele ben onun için ceza evinde bile yattım.
Baş mesul olarak saloman da hesaba çekilmelidir şimdi Cübbeli Ahmed hoca adıyla maruf Ahmet Ünlü, hangi gemiyi batırdı, hangi yere, kimseye moltof attı vs. suçlanıldığı iftiraların delili, şahidi olmadığı halde derdest edilip ceza evine koyduran hukuk, hukukcu. 1495 ten bu yana, 1960, 1971, 1980, 28 Şubat ve 27 Nisan da Yaptıkları meydanda şahitleri, delilleri her şeyleri ellerinde olduğu halde.
Rahmetli Erbakanı , RP hesaplarında usulsüzlük var diye ceza evine atan hukukcu, CHP nin usulsüz olarak harcadığı meblağı hazine gelir kaydiyle istiyor hukuki bir işlem yapılmıyor.
Rütbeliler tutuklama kararı olduğu halde gatakulli ile ve affedersiniz, tırnağımı kestim gelemem. Etek tıraşı olmadım gelemem, ceketimin düğmeleri düşmüş onu diktireceğim gelemem mazeretleri ile rest çekiyorlar o hukuk ve hukukcu da görmüyor. Halbuki gatakulliden rapor aparsalarda, pantolonlarının kemerlerini koparsalarda, bu ışığa düşman mahlukat mısır varşi kendi icatları demir kafestede olsa getirilmeleri lazım değil mi?
Onlar açlığından çaresiz ekmek, baklava çalan çocukları nasıl getirdi iseler ve rekorlar kitabına girecek cezalar verenler, verdirenler bunlarıda getireceksiniz.
Ama size kılavuz olan Komünizmin, siyonizmin, faşizmin ve emperyalizmin düsturları olan bu hukuk bunu emrediyor. Değimli ? Evet. Ama ben millet olarak ADALET istiyorum: ki: “Vallahi hırsızlık yapan kızım Fatıma da olsa o nun kolunu keserim” diyen bir Nebiler Sultanının vazettiği Adaleti. ( Irakta bir kurt kapsa koyunu, İlâhi adalet Ömerden sorar onu) diyen şuurlu bir hakime hakim olan ADALETİ istiyorum. Ve de derim ki: